8 Kasım 2013 Cuma

YILBAŞI GECESİ 2012-2013

    Daha önceki yazımda eşyalarımızı beklerken yaşadıklarımızdan bahsetmiştim. Yerde yemek yeme ve tv izleme kısmından. Gel zaman git zaman yeni yıl gelirken biz hala eşyasısız. Hadi biz idare ediyoruz ama konu eve misafir çağırma olunca işler orada değişiyor. Eşyalarımızı seçerken bir şartla sipariş vereceğimi söyledim her şeyi o çok bilen satış elemanına (hani sizi dinlemeyen, konuşmanıza izin vermeyen, sizin istediğinizi sizden daha iyi bildiğini iddia eden tipler). Yılbaşından önce eşyaların evde olması lazım (koltuk,masa-sandalye,fırın vb.) diye on kere tekrar ettim başıma gelebileceklerden az çok haberdar olduğum için. Bizim o mükemmel satış elemanımızsa hemen o çok alışkın olduğumuz tavra geçip abla,bacı olayına girerek kendince samimi bir ortam yaratmaya başlayınca aha dedim bugün eve gidemeyiz. Ama sabırlıyım o koltuk zamanında eve gelecek. Sözler verildi;imzalar atıldı. Ben mağazadan çıkarken ısrarla hatırlatmaya devam ediyorum. İnsanlara güvenme inancımı kaybetmeden yılbaşı gecesini kutlamak için Tubimle Koray'ı davet ettik. İşin kötü tarafı masa gelmese de onlar yabancı değil yerde yer,içer,eğleniriz ama koltuk gelmezse onları nerde yatırıcam orası sıkıntı. Dedim en kötü alırız yiyeceklerimizi size geliriz Tuğba napalım :)
    Aklımıza kötü senaryolar getirmemeye çalışırken zaman geldi koltuklar gelmedi. Furkancığım(hayatımda gördüğüm en sabırlı insan,ben yerimde duramıyorum o esnada) telefonda adamlarla görüşüyor "Bugün gelemeyiz abi yarın ordayız" cevabı üzerine ya sabır diyerek bir gün daha beklemeye aldık. Cumartesiden işi pazara atan benim akıllı çalışanlarım ne hikmetse pazar günleri çalışmadıklarını söylemeyi akıl edemiyorlar. Pazar günü olunca adamları ara ki bulasın. Zor bela mağazadan bulduğumuz bir hanımefendi bize yarın sabah erkenden elinizde olurlar cevabını gayet kendinden emin şekilde söylüyor. Yapacak bir şey yok bekleyeceğiz peki ya akşam gelmezse.
     Pazartesi gün içinde bir Furkan'la bir de Tuğba'yla telefon görüşmesi yapıyorum. Tuğba ile Koray yılbaşı gecesi dekorasyonu için kendilerini sokağa vurmuşlar çam, kozalak ne varsa topluyorlar. Ben işte akşamın menüsünü hazırlamaya çalışıyorum; Furkimse adamlara ulaşmaya.. İşten çıkıp eve geliyorum ne eşyalar var ne fırın. Et elimde fırına girmeyi bekliyor, İç pilav yapıcam tencerem yok,adamlar yok yeni yıla giricez haberim yok oooofffff of...
      Tuğbacığımla Koraycım kısa zamanda kapıyı çalıyorlar onlar da endişeli napcaz? Bütün gece mahvoldu eyvah eyvah :( Derken bir kapı daha çalıyor. Eşyalar geldi :) Adamalara söven bakışlarımızla kapıyı açıyor, el birliğiyle eşyaları yukarı çıkarıyoruz. Ben hemen fırını kapıp; içini temizliyorum. Bulduğum ilk fişe takıp hemen eti fırına atıyorum. İçeride Furkanla Koray masayı ve koltuğu kurmaya çalışıyolar. Adamlar öyle bırakıp gitti çünkü. O da ne? Tencerelerim gelmemişşş.. Pilavı nerde yapıcam ki derken imdada tavam yetişiyor. Artık tavada ne kadar pilav olursa. El birliğiyle her şeyi düzenliyoruz. Ben yemekleri hazırlarken Tubim de masayı hazırlıyor ve gecemiz başlıyor. O zamanlardan elimize resimler ve güzel anılar kalıyor. Bu sene yılbaşında neler olur bilmiyorum ama bir kişimiz eksik Koray'ımız askere gitti. Bu yazıyı da ona ithaf edelim. O ŞİMDİ ASKER... GEL TESKERE KORAY :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin