14 Temmuz 2014 Pazartesi

Tatilden Bildiriyorum..

   Herkese merhaba.. biliyorum son zamanlarda çok sıkıcı oldum sürekli yemek yap misafir ağırla derken hep tariflere yöneldim ve hikayelerime çok ara verdim. Bir de kendimi instagram alemine öyle kaptırdım ki blogumu ihmal ettim. Artık tariflerimi de bol bol hikayeli yazıcam söz ;)

   . Başlığımda da belirttiğim gibi tatilden bildiriyorum. Eşimle benim belki son belki de bitmeyecek işsizlik fırsatından faydalanıp yazlığa dönüş tarihi belli olmayan bir kaçış yaptık. Kaçıştan çok yerleştik diyelim :) aa neden iş güç yok derseniz oraya hiç girmeyelim zira yazdıklarım başıma bela oluyor ekonomimizi etkiliyor :) Ama bu demek değil ki Begüm gözünü kapar,susar,oturur. Furkim de iş hayatına bombalama düşme çalışmalarında eğitimli,aklı başında,full yabancı dil ve prezentabl bir siyaset bilimciyi de ticaretin kollarına atılmış olarak göreceğiz inşallah yakın zamanda :)

                                                    Tası tarağı topladık geldik :))

     Burası Avşa benim ve eşimin çocukluğunun geçtiği, aynı sokaklarda gezip oynadığımız fakat farklı yaş kulvarlarında olduğumuz için  hiç arkadaş olamadığımız,aşkımızın başlama nedeni,evlenme teklifini aldığım,balayımızı yaptığımız yerdeyiz. Balayımızda elimi sıcak sudan soğuk suya sokmadan eğlendiğim tatili yaparken bu sene tam yazlıkçı gelin modunda işe giriştim. Bunu böyle yazıp Furkim de okuyup bana mutfağa girme yasağı koymadan bunu yapmayı sevdiğimi ve yemek yapmanın beni yormadığını seve seve söyliyim. Ama bulaşıkları sen yıkayabilirsin hayatım bir şey demem :D Yakın zamanda da size yazlık tariflerini vermeye başlıcam.

                                                              Avşa'da güzel gün batımı


    Tabi yemek yapma faslına geçmeden (yazlığı olanlar bilir) yılın dokuz on ayı kapalı kalan evin temizliğini yapmak gerekiyor. Biz de deniz otobüsünden iner inmez kendimizi markete atıp bilimum temizlik malzemesiyle evin yolunu tuttuk. Tüm camları ve panjurları açtık, kolları sıvadık. Tam üç günde 6 oda, bir büyük salon,4 banyo,bahçe ve iki balkonu temizlemeyi başardık. Üç günün sonunda bizim için tatil başladı. Bir hafta sonra aramıza kayınbiraderim Gürkan ve kedimiz Miço eklendi :) Bir kaç güne de avukat adayımız kardeşim Beliz aramıza katılacak. Yazlık,tatil arkadaşların ve ailen yanında olunca güzel. Arada havalar lodostur falan derken bozuk atsa da denize fırsat buldukça atıyoruz kendimizi. Adaya ramazan dolayısıyla bu aralar talep az olsa da İstanbul'a ve Tekirdağ'a yakınlığından hafta sonu kaçamak yapanlar için ideal. Uygun konaklama seçenekleri de kalabalık ailelerin adaya geliş tercihi oluyor. Ama yine de gelmek isteyenler her pansiyona güvenmeyip bize danışabilirler. Nereye tatile gidersem gideyim hiç bir zaman Avşa'nın verdiği tadı vermiyor. Yazlıkçı olunca komşu dedikodusu bol oluyor ama tatile gelenler için sıkıntı yok. Daha adaya adım atar atmaz sizin geldiğinizi biliyolar. Çoğu napıyor ediyorlar diye görmek için evin önünden geçiyor. Sohbet, muhabbet, anangiller, babangiller nasıllar muhabbetleri alıp başını gidiyor. Ama hiç bir keyif bahçedeki salıncağa uzanıp kitap okumayı geçemiyor. Marmara'da da olsa denizi ege sahillerini aratmıyor bence.. Çok kalabalık olamayan hafta içi günlerde deniz havuz misali oluyor. Eğlencenin de fena olmadığını söyleyebilirim. İDO seferlerine internet sitesinden bakabilirsiniz. Hatta gelmeyi düşünüyorsanız erken bilet alışlarda promosyon biletlere denk gelebilirsiniz.

     
          Çılgın kedimiz miço:) onun yüzünden evde cam kapı açamaz olduk hemen evden kaça faaliyetlerine                     girişiyor. Bahçedeki otları yemeye çalışıyor. Kediler bunu neden yapar bilen var mı?


           Bahçede ki kayısı ağacımız bu sene coşmuş da coşmuş. Her geçenin gözü kalıyor. Onlarda olgunlaştıkça pat pat bahçe düşüyor. Düştüğünü gören ay toplayın bunları diyor. Ya diyoruz bismillah daha yeni geldik. Bi yerleşelim, evimizi temizleyelim sonra bakarız ağaca da kayısıya da. Yok olur mu herkesin görevi o olmuş. Artık sinir geldi. Aldı eşim eline sopayı başladı toplamaya. Gelene geçene dağıttık çoğunu baya gözleri kaldı çünkü. Kalanın yarısını reçel yaparken daha yarısıyla ne yapacağıma karar veremedim. Ama reçelin hızla tükenişinden galiba onları da kaynatıp reçel yapıcam :))

                                      Eşimin kayısı toplama çabaları :)) O topladı ben yedim :)

      Tükenmeye yüz tutmuş  kayısı reçeli, kayısılar tatlı olduğundan çok az şekerle kaynattım.
                                Mis gibi de oldu :))  Ki benden kaçar mı?

   
  Yemeklerimizi de o gün canımız ne çekerse ona göre yapıyoruz. Yemek yapmak çekmezse de dışarıda hallediyoruz. Bi yazımda da size buraya gelirseniz neler yemelisinizi anlatayım ;)

              Bir patates,köfte,kola ve Gürkan varsa sınırsız yoğurt gecesinden soframız..:)

       Küçükken snorkel,gözlük ve paletle bütün gün sudan çıkmaz ve şansıma da sürekli ganimet bulurdum. Hatta bir keresinde o kadar çok para topladım ki akşam eğlenmeye lunaparka gitmiştik. Beni sürekli denizden elimde bir şeyle çıkarken görenler ertesi gün kendilerini suya atmış ama elleri boş dönmüşlerdi :) Bu her zaman olmazdı. O gün benim şanslı günümmüş demek ki. Şimdi ise sadece yengeçler, balıklar ve midyeyle karşılaşıyorum. Denizyıldızı arama çalışmaları yapıyorum. Öyle geçiyor işte zamanımız :)

                  Bu da bir taşa saklanırken bulduğumuz denizyıldızım onu kurutmaya kıyamadım
                                    fotoğrafını çekip hemen denize geri bıraktım :)

     Ve tatil vazgeçilmezleri kitaplar tabi ki ve benim önerim de size Barış Bıçakçı'nın "Sinek Isırıklarının Müellifi"  okumaktan çok zevk aldığım, çoğu zaman anlamak, çoğu zaman da çok sevdiğimden içime sindirmek için iki kere okumak zorunda kaldığım. İçten ve kendimden de bir şeyler bulduğum bir kitap. Eminim sizde içinizden bir şeyleri bulacaksınız.


    Biz tatile devam ederken gelişmeleri yazmaya devam edicem. Şimdilik öpüyorum sizi. Hayırlı ramazanlar :)

LinkWithin